Başkentimizde temizlik işçilerinin çöpten topladıkları 4 bin 20 adet kitap ile bir kütüphane kurmaları haberlere konu olunca bu konu hakkında ileride yazı yazmak için telefonumun notlar bölmesine kayıt düşmüştüm. Yaşadığım bir olay bu yazıyı yazmamı öne çekti.
Yazacağım ve üzerinde özellikle duracağım olay. Temizlik işçilerinin çöpten topladıkları kitaplar ile işyerlerinde bir kütüphane kurmalarını yüceltmenin, ne kadar güzel ve başarılı bir iş yaptıklarını belirtmemin yanında, asıl üzerinde durmak istediğim konu ‘’Bir insan çöpe neden kitap atar?’’. Bu konu benim için nedeni merak edilen ve araştırılması gereken bir olay. Çöpe kitap atma konusunu yazmama vesile olan olayı yazdıktan sonra yazının sonunda bu konuya tekrar döneceğim.
Hanım günler öncesinden değirmen önü mahallesindeki terziye dikilmesi için bir eşya vermişti fakat iş biraz zor olunca terzi bir türlü vakit ayırıp bu zor işi yapmıyordu. Aradan iki hafta gibi bir zaman geçince, hanım bu gün öğleden sonra terziye uğramamızı istedi, uğradık tabi ki! Arabamı terzinin dükkanı nın biraz ilerisine park edecek yer bulabildim. Arabamın içinde hanımı beklerken yanımdan geçen yaşlı bir adam ileride bulunan apartmanın bahçe duvarının yanında durdu ve duvarın üzerinden bir şeyler alıp pazar çantasına koyarak uzaklaştı. Mesafe biraz uzak olduğu için ne aldığını gözlerim seçmiyordu. Merak edip arabadan indim, adamın bir şeyler alıp gittiği duvarın yanına koştum, birde ne göreyim? Duvarın üzerine bir sürü kitapları sıralamışlar, önce ne yapacağımı bilemez bir şekilde durdum etrafta ve apartmanların balkonlarından izleyen biri var mı? diye baktım. Kamera şakası falan olmasın! Fakat etrafta kamera da yoktu, kitapları karıştırmaya başladım, okunmuş kaliteli bir sürü kitaplar vardı. Birkaç tanesi kütüphanemde olduğu için onları duvarın üzerindeki yerlerine itina ile koyup beş tanesini seçerek aldım ve bir suçlu gibi arabama bindim. Bir süre bekledim birisi gelip ‘’Neden aldın?’’ der diye. Fakat hiç kimse gelmedi, bir süre sonra eşim gelince ayrıldım oradan.
[ilgili-haber=1397]
Bu yazıyı yazarken düşünüyorum da keşke hepsini alsaydım, yağmur yağar ıslanır, belki başkaları görmez, belki yere düşüp parçalanır, en iyisi yarın oraya tekrar gidip bakayım, kalan kitap var ise onları da alıp geleyim. Oraya o kitapları koyan kim ise tebrik ediyorum, o kişi ile tanışmayı çok isterdim. Öğrenmenin yaşı yoktur derler, hakikaten yokmuş, benim aklıma gelmezdi böyle bir şey yapmak, gelse bile kitaplarımdan ayrılmam mümkün olmazdı ya!.Yazının sonunu düğümlemek için yukarıda sorduğumuz soruya gelelim ‘’Bir insan çöpe neden kitap atar’’ Ailenin büyükleri okudukları kitapları evlerinde yıllarca biriktirir, elden ayaktan düşünce yada eşlerden birisi veya ikisi de ölünce çocukları o kitaplardan kurtulmak istemiş olabilir. Kitap okumayı seven, içinde birazcık kitap sevgisi olan birisinin kitaplarını çöpe atmaya kıyabileceğine pek ihtimal vermiyorum
Kitapları çöpe atan bizim gibi başka milletler var mıdır? Başka milletler bu işleri nasıl yaparlar? Diye düşünmeden edemiyorum.
Ankara da temizlik işçileri sayıları binler olan kitapları toplayıp bir kütüphane kurmaları takdiri hak eden bir olay, basında da birkaç habere konu oldu. Diğer İller nasıl diye? Düşünüp endişeleniyorum. İnsanlar okudukları kitapları çöpe atacaklarına bir yerlere bağışlasalar iyi olurdu fakat bu zahmetli bir iş, onun yerine Belediyeler şehrin belirli yerlerine okunmuş kitapların koyulabileceği küçük kitap konteynerleri koysa ve toplanan kitapları ihtiyaç sahiplerine ulaştırsa ne güzel olurdu. Belediyenin böyle bir hizmeti olmayınca yurdum insanı bu gün benim şahit olduğum gibi apartmanının önüne koyup isteyen alsın mantığı ile bir çözüm üretmiş fakat üzerine de bir yazı yazıp ‘’Okumayı sevenler alabilir, ücretsizdir’’ demek aklına gelmemiş Benim haberim yok belki. Bu tür okunmuş kitapları toplayan yerler vardır bilemiyorum.
Lütfen kitapları çöpe atmayalım, yazıktır, günahtır, milli servettir.
Raşit ÖZTÜRK
Yazar
Yazar