ÖĞRETMENLER GÜNÜNDE EĞİTİM ÜZERİNE BİR HAYAL KURMAK

Abone Ol

Doğup büyüdüğüm kırsal kesimin topraklarına sıkça ziyaretim olur. Bu ziyaretlerimde beni en çok mahsunlandıran kapısı kapalı, camları kırık, kiremitleri uçmuş, sıvaları dökülmüş, bahçesi tarumar, bahçe kapısı gitmiş köy okullarıdır. Biz bunları neden yaşatamadık diye hayıflanır kendimce hayal kurarım.

Hayal kurarım çünkü, bu ülkede ne planlama, ne de söylenip yazılanları dinleyen kulaklar olmadığı için, yarını düşünmeyen yıkımların arasında, ancak hayal dünyasında kendinize bir yer bulabilirsiniz. Nedir hayalim.

Bir köy okulu düşünün, öğrencisi olmadığı için öğretmen kadrosunu tam tutmak mümkün değil. O nedenle çocuklarımız daha iyi eğitim alabilsinler diye taşımalı eğitim icat etmişiniz. O okullar ki kim bilir kaç muhtarın ilçe kaymakamının kapısında saatlerce beklediği, kaç hayırseverin bu da benden olsun diye desteklediği için, milletin ve devletin paralarıyla yapıldılar. Kapatmak niye. Kapatmamak için bahane aramamız gerekmez miydi? Ben düşünüp bir bahane bulabiliyorsam, işin uzmanlarının benden daha iyi olmaları gerekmez mi. Nedir hayalim bir örnekle anlatayım.

Bugün itibariyle 190 nüfusa kadar düşen Çal ilçesi Kuyucak köyündeki okulu kapatmaya karar verilmiş ya, işte tam o anda benim akıl devreye giriyor. Önce atanmayı bekleyen binlerce öğretmen adayından birini okula okul öncesi öğretmeni olarak atıyoruz. Yeni mezun bu öğretmen köy yerinde barınma sorunu yaşamasın diye, okulun kullanım dışı kalan kısmını öğretmene lojmanı yapıyoruz. Öğretmenin yanına sezonluk geçici işçi statüsünde veya kadrolu bir hizmetli veriyoruz.

Okulun kapısı açık kalıyor, Pençeleri kırılmıyor, kiremitlerin uçanı hemen yerine konuluyor, sıvaları düşmeden tamir ediliyor, bahçe çocuk parkı olmuş cıvıl cıvıl sesler geliyor, bahçe kapısı kapalı duruyor, kısacası bacası tütmeye devam ediyor.

Türkiye istatistiklerine göre nüfusumuzun dörtte biri 0-17 yaş arasında, bunlarında dörtte biri 0-5 yaş arasında. Yani bu demek oluyor ki örneğimizdeki Kuyucak köyünde 12 civarında 0-5 yaş arası çocuk var. Bununda yarısı 3-5 yaş, yani okul öncesi yaş grubunda olsa, beş civarındaki çocuğa bir öğretmen göndermiş olacağız. Sabahtan akşama tek bir öğretmenin başında beş çocuk ne az ne de fazla. Bu çocukların, körpe dimağlarının bu ülkenin değerleriyle beslenmesinden daha değerli bişey düşünemiyorum.

Bu öğretmenin gözetiminde çocukların ailelerden bir süreliğine alınması, köylünün hem köyde yani toprağının ve hayvanlarının başında kalmasını sağlayacak, yani köyünü terk etmesini önleyecektir, hem de çocuk yetiştirmek kolaylaşacağı için çocuk sayısı artma eğiliminde olacaktır. İnsanlara çocuk sayısını artırın demek sözle değil, olanı desteklemekle olur diye düşünüyorum.

Bu arada istihdam bekleyen onca öğretmenin iş gücüne böylesi bir kutsal görevle kazandırılması bu hayalimin bonusu olacaktır.

Her ne kadar geç kalmış olsak da, bir ilçe bazında pilot uygulamayla oluru olmazı görmek lazım derim ben…