Gazeteci Yaşar Tok aradı. Gerçi o ben gazeteci değilim der ama kendisini herkes gazeteci bilir. Ben de kendisini araştırmacı gazeteci bilirim. Örneğin “Ölmeye Yatan Nehir Büyük Menderes” seri yazısını okuyun, ne demek istediğimi anlarsınız. Arama sebebi de Büyük Menderes. Büyük Menderes inisiyatifi grubundan Mustafa Çallıca ve Ahmet Ergun ile bi oturup konuşalım dedi.
Ertesi gün bir kafede bir araya geldik. Önce Çallıca kısaca hikayelerini anlattı. Menderesin hali ile dertlenen inisiyatif grubunun kökeni Aydınlılar imiş. Bu grup Denizli’de yaptığı bir sunumda Denizlilere sitem etmiş. Menderes Denizli’de önemli miktarda kirleniyor ama ya habersizsiniz ya da ilgisizsiniz gibilerden. Bu tarihten itibaren Çallıca olmuş bir çevreci. Ellerinden geldiğince Menderese sahip çıkmaya çalışıyorlar. Çallı olmaktan sebep bunu bir de severek, hissederek yapıyorlar.
Çevrecilik faaliyetlerinde sonuç almanın ne kadar zor olduğunu, bu nedenle hemen herkesin aklına ve katkısına ihtiyaçları olduğunu anlatmaya çalıştılar. Onlara bu konularda yerelin hassasiyetinin ve konuyu sahiplenmesinin çok önemli olduğunu, taşıma suyla ve dışarıdan müdahale ile sonuç alınamayacağını anlatmaya çalıştım. Onlar da zaten yereli bilgilendirmeyi birinci amaç edinmişler. Diğer taraftan Avdan termik santral projesinin iptali sürecinde katkıları olduğundan hareketle, hem gururlu, hem de umutlular.
Ben de hem Menderesin kurutulması, tekraren söylüyorum kuruması değil kurutulması ile ilgili olarak, hem de Avdan termik santrali ile ilgili yazılar kaleme almış biri olarak ucundan kıyısından çevreciliğe bulaşmış sayılırım. Çevreye karşı gösterilen hoyratlık benim gibi kalkınmacıları bile rahatsız ediyorsa varın gerisini siz düşünün.
Üniversite bu konunun neresinde olur diye soruyorlar. Anladığım kadarı ile onların aklından geçen üniversitenin genç nüfusu ve gençliğin aksiyoner yapısı. Ama dedim ya taşıma su ile değirmen dönmez, yerelin sahip çıkması lazım. Yerelin sahip çıkması adına bilinçlendirme ve farkındalık oluşturulması önemli. Peki üniversite neresinde olur.
Konunun uzmanlarını bir araya getiren bir panel yapılabilir. Yok öyle kirlenme üzerine değil, kalkınma üzerine, yani sürdürülebilir kalkınma üzerine. Ne yaparsak geleceğimizi tüketmeden günümüzü kurtarırız gibilerden. Olur bu iş ama üniversitemizin bir ziraat fakültesi olaydı daha kolay olurdu.
Bakalım…