İzmir’de çöp toplayan işçiler greve gidince, İzmir’in sokaklarını çöp dağlarının doldurduğunu, çöplerin koktuğunu, basındaki görüntülerden ve haberlerden öğreniyoruz. Belediye başkanı ile birlikte diğer belediye çalışanları ve esnaf bu çöpü toplamak üzere kolları sıvamış, sokağa çıkmış. Çöp işçileri ile belediye yetkilileri ve vatandaş tartışa dursun ben bu kriz fırsata çevrilebilir mi diye düşünmeye başladım.
Grevle sarsılan belediye için bişey öneremiyorum, malum grev kırıcılığı diye bir kavram var. Grev yapılan belediye kendi derdiyle dertlene dursun, henüz grev olmayan belediyelerin, yarın bizim de başımıza gelebilir düşüncesiyle hareket etmeleri gerekiyor. Ben olsam ne yaparım;
Çöpü niteliğine göre üçe ayırır ve tanımlarım. 1. Kağıt ve türevi çöpler 2. Plastik, metal ve türevi çöpler, 3. Evsel atık çöpleri.
Bu tanımlamadan sonra bu üç çöp tipi için ayrı ayrı toplama ihalesi yaparım. Düşünsenize geri dönüşümü mümkün çöpler için üste para bile alınabilir. Evsel atıklar ha keza öyle ki, çürütülerek üretilen metan gazını elektrik üretiminde kullanan birçok belediye var.
Bu üç çöp tipinin belirli saatler arasında konutların önüne çıkarılmasını kural olarak koyarım. İhaleyi alan firmalar her bir çöp tipi için uygun poşetleri kendileri dağıtırlar.
Bu işi ihale ettiğimize göre halihazırdaki işçiler ne yapacaklar? Onlar denetim elemanı olacaklar. Çöplerini türüne göre uygun poşete koymayanları ve söylenen saatler dışında sokağa çöp bırakanları uyaracaklar, kurallara uymalarını sağlayacaklar, uymayanlar hakkında tutanak tutarak zabıtalara teslim edecekler ki ceza kesilsin. Tabii zamanla vatandaş kurallar uyduğu için denetçiye ihtiyaç kalmayacak ama bu işçiler ya emekli olmuş olacaklar, ya da belediyenin diğer işlerine kaydırılacaklar.
Gezdiğimiz ülkelerden gördüğümüz kadarı ile dünyanın medeni ülkeleri böyle çalışıyor.
Ha, sendikanın yukarıdaki ihalelere karşı çıkması gibi bir ihtimal de yok değil. Neticede burası Türkiye…