Geçtiğimiz hafta sonu yurdumuzda 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı son yıllarda pek alışık olmadığımız bir şekilde coşkuyla kulandı. Günler öncesinden yazılı ve görsel basında coşkulu bir kutlama yapılacağı zaten duyurulmuştu. Valilik tarafından tüm resmi dairelere yazılan yazılarda bayrama geniş şekilde katılım sağlanması konusunda verilen emirden olsa gerek il protokolü tam kadro tören yerinde hazırdı. Cumhuriyetimizin 100. Yılı daha geniş katılımlı ve daha dolu, dolu programlarla kutlanmalıydı, geçen yılların sönük geçen kutlamalarına göre yine de iyiydi diyebiliriz.

Her zaman olduğu gibi Denizli protokolü kendileri için hazırlanan platformda yerlerini almışlardı, takım elbiseyi giyip kırmızı kravatı takıp o platforma oturunca insana bir haller oluyor gibi geliyor bana, hepsi son derece ciddi asık suratlı sanki zorla getirtilip oraya oturtulmuşlar gibiydiler. Platformun sol tarafında bulunan rütbeli askerler tören kıyafetleri içerisinde son derece şıklardı, tören geçişi sırasında bazıları otursa bazıları da ayağa kalkıp selam verse de olsun, halka bir zararı yoktu sonuçta. Platformun önünde bulunan yol geçit töreni ve gösteriler için ayrılmıştı karşı kaldırımın büyük bir kısmı demir bariyerlerle bölünmüş ön tarafta büyük bir bölüme ses aletleri, hoparlörler ve konuşma kürsüsü yerleştirilmiş, sağ tarafa ise Belediye bandosu konulmuştu. Halkın önünü bu teçhizatlar ve bando yeterince germiyormuş gibi demir bariyerlerin önünde resmi polisler den daha fazla sivil polisler dikilmiş, onların önünde eline fotoğraf makinesi ya da kamera almış (saydım) kırkın üzerinde erkek kadın gazeteci dizilmiş sanki halk bayram programını izlemesin diye gayret edercesine orta yerde dolaşıp duruyorlardı. (Bu fotoğraf çekenleri nikah salonlarında da görebilirsiniz, oturan halkın hiç birisi nikah kıyılırken bunların yüzünden gelin damadı göremez) Gösterisi olan okulların öğretmenleri de bu engelleme işine ön ayak olmaktaydılar.

Protokol tribününün tam karşısında demir bariyerin en önünde olmamıza rağmen önümüze dizilmiş olan etten duvar yüzünden gösterileri pek net izleyemedik, küçük çocuklarını getirmiş olan analar, yaşlı kadın ve erkekler önlerini geren kişilere seslenseler bile birisi çekilse biraz sonra bir başkası gelip önlerine dikiliyordu, önde dikilen kişiyi uyarınca arkaya dönüp bakıyor ve sanki orada durmak onun asli görevi imiş gibi halka tepeden bakıyor ve dudak bükerek biraz yana lütfedip söylene söylene geçiyordu. Tören başlamadan sağ taraftan bir ses duyuluyor fakat geleni göremiyorduk ses ‘’Bayramınız kutlu olsun’’, ‘’Bayramınız kutlu olsun’’ diyordu, ses tören alanına yaklaşınca halk arasından birkaç kişi ‘’Cumhuriyet Bayramı, Cumhuriyet bayramı’’ diye bağırarak uyardı, bu uyarıya istemeyerek te olsa kayıtsız kalamadı o ses ve  ‘’Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun’’ dedi bir iki sefer ve halk tarafından alkışlandı. Tören alanına araç gelince aracın üzerinde halkın bayramını kutlayanların sayın valimiz ve sayın belediye başkanımız olduğunu gördük.   

Tören belirlenen program sırasına göre gerçekleştirildi, askerlerimizin geçit töreninde gözlerimizin dolduğunu itiraf etmeliyim, ben bu konuda biraz hassasımdır, bir ben miyim diye çevreme çaktırmadan baktım bizim yaşta olan birçok kişi gözlerindeki yaşları silmekteydi.

Şimdi gelelim Protokol bayramına, halkın tamamı etrafı demir bariyerlerle çevrili, alana belirlenen giriş noktalarında tam arama ile giriyordu hanımın çantasının içine dahi iyice baktılar, her yer sivil polis kaynıyordu, anladık önlem alınması iyi fakat bariyerlerin önüne her bir metreye bir resmi polis dikmek ne oluyor, halktan bu kadar korkuyorlarsa kutlama yapmasınlar daha iyi bence. Bu protokole sunum yapma işi geçen yüzyıldan kalma otoriter yönetimlerden kalma bir anlayış, bu anlayıştan vazgeçilip halka sunum yapılmalı, sen halkı en ileriye itip önünü gereceksin protokole dönük gösteri yaparsan bende bunun adına halkın bayramı değil de protokolün bayramı derim. 21. Yüzyıla yakışmayan bu uygulamadan ne zaman vazgeçilir bilemiyorum.

Etrafta gailesizce oradan oraya dolaşan gazetecilere gelince, Belediyenin, Valiliğin veya gazeteciler Cemiyetinin belirleyeceği on gazeteci seçilip tüm basın fotoğrafları ve videoları onlardan alınabilir, halkın önünde duran öğretmenler ise işleri başlayınca oraya alınır bitince de oradan uzaklaştırılır ve halk da ağız tadıyla bir bayram seyreder, bunu yapmak zor olmasa gerek.

Halkımız bu tür uygulamaları hiç hak etmiyor, töreni izleyebilmek için en yeni ve temiz elbiselerini giyip erkenden alana gelmiş, saatlerce ayakta bekleyen yaşlı insanları, birbirinin üzerine abanan genç kadınları, demir bariyerin önünde askerleri görebilsin diye geçirilen ve ezilme tehlikesi atlatan küçük çocukları görmüyorlar maalesef. O yüksek platformda ve protokolde oturan yöneticiler kendilerini halkın üzerinde gördükleri müddetçe bu işler maalesef düzelmez.

Yöneticiler her zaman halkın hizmetkarı olduklarını unutmamalıdır, özellikle bu bayramda Cumhuriyetin temel ilkelerinden en önemlisi meclisin de duvarlarında yazan fakat kimsenin tınmadığı veya umursamadığı EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR sözünün anlamı nereye kaldı? Cumhurun (Halkın) kendisi bayram alanında saatlerdir ayakta bekler, yandan arkadan itilip kakılır önü görevlilerce gerilir ve bayramı seyredemezken Cumhurun vekillerinin o yüksek platformda oturup rahat bir şekilde tören izlemesine ne demeli? Cumhurun aslı orada vekile ne hacet!

 Cumhurun değerinin bilindiği ve ona hak ettiği değer verildiği zaman bayramlar protokol bayramı olmaktan çıkıp Cumhurun bayramı olur.