İnsanlığın en büyük paradoksu doğaya uyumlu yaşamadan bedeninde uyum ve denge bekliyor olmasıdır

Aslında bir doğayı gözlemlesek.....

o zaman fark edeceğiz ki tatlı aşeren bir kurbağanın olmadığını veya çok yemek yediği için hazımsızlık çeken bir filin olamayacağını, benim diyetisyene gitmem gerek sanırım diyen bir sincabın komik olacağını,

Her hayvan ne yemesi gerektiğini ne zaman uyuyacağını ne zaman uyanacağını doğal yaşam karşısında nasıl var olacağını, kendi ritmini bozmadan bilir.

Besleneceği zaman bakar, bedenine girecek olan besini koklar, kendi doğasına uygun olmayan bir yiyecekse, tatmaya bile yeltenmez. Arkasına bakmadan uzaklaşır.

Doğada kendine uygun olmayan yiyecekleri yiyen yetinmeyip, yeterince egzersiz yapmadan, günün döngüsel ritmine aykırı yaşayarak, örneğin; uyuması gereken saatleri uyanık geçirerek enerjik olması gereken saatleri uyuşuk veya uykuda geçirerek yanlış saatlerde beslenerek en önemlisi de zihnimizin günlük olarak binlerce uyarıcı yüzünden otomatik olarak girdiği stres tepkisini yönetemeyerek yaşayan tek canlı insandır.

Doğada yaşayan bir aslan depresyona girmez, doğada yaşayan bir hayvan kronik hastalık yaşamaz

çünkü doğada herşey olması gerektiği gibidir ne zaman ki insanlık doğadan ve doğaldan ayrıldı işte tamda o zaman başladı dengenin bozulması.

Dünyanın en akıllı varlığı hayret yani, nasıl böyle bir çıkmaza sokar kendini? Demeyin...

Bunun zeka seviyesiyle, eğitim düzeyiyle hiçbir alakası yoktur. Bu bir bilinç meselesidir.

Bir bilgiyi biliyor olmak malesef o bilginin bilince olmak anlamına gelmez ve o bilgiyi hayatında kullanmamak o bilgiye sahip olmayı anlamlı kılmayacaktır

önemli olan biliyor olmak değildir harekete geçmektir.

Nevin BEYDOĞAN - Wellbeing Uzmanı