Dünya sağlık örgütüne göre sağlığın tanımı; “Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir.”

Tam sağlık halinin korunabilmesi için ise beslenme en önemli unsurdur!

Peki son günlerde herkesin üzerine konuştuğu, bir çok yanlış bilginin havalarda uçuştuğu beslenme nedir?

Beslenme; büyüme ve gelişme, yaşamın sürdürülmesi, sağlığın korunması ve geliştirilmesi için gıdaların yeterli ve dengeli tüketilmesidir.

Beslenme konusunda evrensel olarak kullanılan tanım(lama)lar şöyledir;

  • Sağlıklı (yeterli ve dengeli) beslenme: Vücudun gereksinim duyduğu gıdanın yeterince ve temel besin gruplarının bir denge içerisinde tüketimi anlaşılmalıdır. Süt ve süt ürünleri, et-tavuk-balık-yumurta ve kuru baklagiller, taze sebze ve meyve grubu, ekmek ve tahıl grubu dört temel besin grubudur.
  • Yetersiz beslenme: Alınması gereken besin elementlerinin vücut için gerektiğinden az olarak alınmasıdır.
  • Dengesiz/aşırı beslenme: Şişmanlıkla sonuçlanan bu tanım alınması gereken besin elementlerinin fazla alınması durumunda kullanılır.
  • Zayıflık (wasting): Akut beslenme yetersizliklerinin tanımının yapılmasında yardımcıdır. Boy uzunluğuna göre vücut ağırlığı düşüktür. Kavrukluk ile eş anlamlı da kullanılır.
  • Bodurluk (stunted): Kronik beslenme yetersizliğini tanımlamaktadır. Sosyo-ekonomik durum, çevresel faktörler, kötü yaşam koşulları ve sık geçirilen enfeksiyonların bir göstergesidir. Yaşa göre boy uzunluğunun kısa olması anlamına gelir.
  • Düşük kiloluluk (underweight): Akut ya da kronik malnütrisyon göstergesi olabilir. Yaşa göre vücut ağırlığı düşüktür.
  • Fazla kilolu: Beden Kütle İndeksi değerinin 25,0 ile 29,9 arasında olmasıdır.
  • Obez/şişman: Beden Kütle İndeksi değerinin 30,0 ve üzerinde olmasıdır. Şişmanlık bir başka ifadeyle, sağlığı tehlikeye atacak şekilde vücutta yağ depolanmasına bağlı olarak gelişen kronik bir sağlık sorunudur.
  • Morbid obez/morbid şişman: Beden Kütle İndeksi değerinin 40 ve üzerinde olmasıdır.

Sağlık hizmeti deyince sadece hasta tedavi hizmetini anlarız. Sağlık hizmetleri, önem sırasına göre, koruyucu, iyileştirici ve rehabilite edici hizmetlerdir. Koruyucu hekimlik hizmetleri hastalıklardan koruma yanında erken tanı ve tedavi (ikincil koruma) ve hastalığın nüküs ve komplikasyonlarından korumayı (üçüncül koruma) da kapsar.

Birincil koruma; Çevremizde sağlığımızı olumsuz olarak etkileyen biyolojik, fizik ve sosyal etkenleri kaldırma, aşılama, dengeli beslenme, kadınlarda aşırı doğurganlığı önleme ve kişilere sağlıklarını nasıl koruyacaklarını öğretmektir.

İkincil koruma; Erken tanı ve tedavi, hastalık belirtileri ortaya çıkmadan veya önemsenmeyecek kadar hafif iken laboratuvar ve röntgen muayeneleriyle hastalığa tanı koymak demektir. Bu aşamada diyetisyen hekim tedavisi ile birlikte hastalığa uygun beslenme tedavisini düzenler.

Rehabilitasyon (kaybedilen işgücünü kazandırma); Bir kimsenin iş yapmaya engel olan sakatlığını ya da hastalığını gidermek, onu iş yapabilecek, çalışabilecek duruma getirmek için uygulanan sağaltım, bakım ve eğitim işi.

Kısacası tam sağlık halinin sürdürülebilmesi ve tadavinin amacına ulaşabilmesi için yeterli ve dengeli beslenme çok önemlidir.

Beslenme bilimi; tüketilen besinleri, bu besinlerin bileşiminin analizini, birbirleriyle etkileşimlerini ve vücuttaki fonksiyonlarını hedef alarak gelişirken, diyetetik bilimi, besinlerin hastalıklardan korunma ya da hastalıkların tedavisinde ne tür bir beslenme planı ile sunulması gerektiğini temel alarak gelişmektedir. Bugün hastalıkların pek çoğunda tedavinin başarılı olabilmesi için hastanın beslenme düzeninde değişiklik yapmak ve kişiye özel diyet planı düzenlemek gerekmektedir.

Hastalıklarla baş etmenin en kolay ve ucuz yolu, hastalığa yakalanmadan önce gerekli önlemlerin alınmasıdır. İnsan vücudunun sağlıklı işleyişi, binlerce denge ve savunma sistemi üzerine kuruludur. Bu sistemlerin bozulmaması için yeterli ve dengeli beslenmenin önemi büyüktür. Her bireyin gereksinimi farklıdır ve buna uygun beslenme planı oluşturulmalıdır. Bu planı oluşturacak kişiler ise diyetisyenlerdir.

Nutrigenetik alanında yapılan çalışmalar çerçevesinde, diyetin kişiye özel olması gerekliliği daha iyi anlaşılmıştır. Besin sanayisinde oluşan gelişmeler bireylerin sağlıklı kalmayı sürdürmek ve bir hastalık durumunda diyet planlarını oluşturmak için diyetisyene danışma ihtiyacını arttırmıştır. Tedavinin en önemli parçası olduğu için, hastaların fizik muayeneleri beslenme odaklı olmaya ve sağlık kuruluşlarında, özellikle koruyucu halk sağlığı alanlarında ve yiyecek, içecek üretimi yapılan kuruluşlarda diyetisyen istihdamı arttırılmaya başlamıştır.

Her birey özeldir ve özel bir tedavi gerektirir. Beslenme programları da kişiye özel oluşturulmalıdır.

Diyetisyen tarafından oluşturulan beslenme tedavisi istikrarlı bir şekilde uygulanıp yaşam tarzı haline getirilmelidir.

Sağlıklı bireyler, sağlıklı toplum demektir.

Mutlu, huzurlu, sağlıklı bir hafta dilerim.

‘Diyetisyen – Elvan NALÇACI’