Bu geçtiğimiz Pazar Çivril festivali çerçevesinde “Işıklı Gölünün Işığı Kararmasın” başlıklı bir paneli, dinlemeye gittik. Bakın ne gördük;

Siyasilere hangi soruyu sorarsanız sorun onlar kendi istediklerini söyler denir ya; Cami ne kadar büyük olursa olsun imam bildiğini okur denir ya; Şimdi de yeni bir adet çıktı, panelin konu başlığı ne olursa olsun, uzmanı çalıştığı yerden konuşuyor.

Bir yıl kadar önce “Büyük Menderes Odağında Kirlilik, Ekolojik Yıkım Ve Mücadele” başlığını dinlemek üzere Çatalçeşme oda tiyatrosuna gitmiştik, Menderesin sadece adı geçmişti. Dayanamamış itiraz etmiştim, en azından bundan sonrasına bir faydası olur babından.

Bu geçtiğimiz Pazar Çivril festivali çerçevesinde “Işıklı Gölünün Işığı Kararmasın” başlıklı bir paneli, davetlisi olduğumuz çeşitli davetlerin arasından seçerek dinlemeye gittik. Bakın ne gördük;Whatsapp Image 2025 09 15 At 00.56.33

Birinci konuşmacı dünyadaki suyun dağılımını, suyun canlılar ve insan için neden gerekli olduğunu, başta bulaşık yıkamak olmak üzere suyu nasıl tasarruflu kullanmamız gerektiğini anlattı. Hadi haksızlık etmeyim, konu başlığına yani Işıklı gölüne dair iki cümle de söyledi. Birinde gölün suyunun içilebilir olduğunu, diğer cümlede ise içilemez olduğunu…

İkinci konuşmacı gölün balıklarından bahsetti. Gölün kararmasına yönelik bir çare söylemedi ama dünyada sadece bu gölde ve Mendereste bulunmakla, Menderesin adıyla anılan balık türlerinin nasıl yok olduğunu içimiz cız ederek dinledik. Işıklı gölü ve Menderes insan eliyle kurutuldu ise, ki ben öyle olduğunu düşünüyorum, kurutanların yatacak yeri yok diyeyim ben size.Whatsapp Image 2025 09 15 At 00.50.15

Üçüncü konuşmacı göllerin eko sistemini anlattı. Dünyadaki göllerin % 90’nın kuruduğunu, Türkiye’deki 300 gölün üçte birinin kuruduğunu anlattı. Işıklı gölünün kaçınılmaz sonunu geciktirmek için bize elma bahçelerini yarı yarıya azaltmamızı tavsiye etti. İşte tam burada dayanamadım ve söz aldım. Biraz uzun konuştum ama şuraya ne dediğimin özetini koyayım;Whatsapp Image 2025 09 15 At 00.52.59

Öğrenilmiş çaresizlik diye bir kavram vardır. Bu tavsiye bize çaresizliği öğretmeye yönelik bir çaba gibi. Neden bize, yani Çivril insanına çaresizlik öğretilmesi yerine, Sandıklı ve Dinar’da göletlerde tutulan sular salınarak orijinal ekosisteme dönülmüyor. Sandıklı silajlık mısır sulayacak diye elma bahçeleri feda ediliyor. Hadi Çivril elmadan vazgeçti diyelim, meyve suyu fabrikaları ve soğuk hava depoları ne olacak. Her ekosistemin kendi gelişim süreci ve dinamikleri var. Bileşenlerden birini çektiğinizde tamamı etkilenir. Evet suçlu aramayalım ama olmayan suyun üzerine göletler yaparak önceki sulama yatırımlarının atıl bırakıldığını ve yılların ürün deseni üzerine kurulu bir ekonomik çarkın bozulacağını da söylemeyelim mi?

Dördüncü konuşmacının gölün bitkileri üzerine konuşacağını öğrenince ayrıldım. Yani anlayacağınız ne Işıklı gölüne, ne de Büyük Menderesin haline dair bir çözüm önerisi duyamadık.

Konu başlığı ile konuşmacı uyumsuzsa biri bu duruma dikkat çekmeli. Dinleyiciler hayal kırıklığı yaşamamalı. Bu panelin konu başlığı “Dünden Bu Güne Işıklı Gölü Ekosistemi” olabilirmiş.

Konuyu öyle ya da böyle gündeme getiren Çivril belediye başkanı Semih Dere’ye çok çok teşekkürler. Kendisine de söylediğim gibi, gelecek yıl bu panelin içini bu yılkı başlığa uygun olarak dolduralım. Bana moderatörlük verilirse, nasıl yapılacağını göstermeye çalışırız.