Kanser tanısı alan birçok kişi ve ailesi için kanserle yaşam, fiziksel olduğu kadar aynı zamanda depresyon, endişe veya çeşitli korkuların da eşlik edebildiği psikolojik açıdan da zor bir süreçtir.

Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Kanser Hastalarına Öneriler

Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kanserin psikolojik etkileri konusunda yapılan 20 yıllık araştırmanın sonucunda hastaların sosyal ve ruhsal yaşamlarına yönelik ortaya çıkan öneriler yedi başlık altında toplanmıştır.

İşte bu öneriler;

1. Sosyal bağlarınızı güçlendirmeye çalışın.

Hastalar tedavi sürecinde iş, aile hayatı ya da yaşamın günlük akışından uzaklaşırlar. Aile üyeleri ve arkadaşlar genellikle hastanın yanında kanserden söz etmekten çekinirler. Bu nedenle diğer insanlarla iletişim için yeni yollar deneyin: aile üyeleriyle iyi bir destek grubuna katılın ve arkadaşlarınızdan yardım istemeye çekinmeyin. Kanserin sizi toplumdan ve günlük hayattan uzaklaştırmasına izin vermeyin.

2. Duygularınızı daha fazla ifade edin.

Birçok kişi kanser nedeniyle duyduğu öfke, korku, endişe gibi duyguları kontrol altına alarak hastalığı da kontrol altına alabileceğini düşünüyor. Bu duyguların bastırılmasının hastalığın kontrolünde etkili olduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Tam tersine uzmanlar, hastalık ile ilgili duyguların dürüst bir şekilde ifade edilmesinin süreci kolaylaştırdığını vurguluyor. Ayrıca hissettiklerinizi çevreniz ile paylaşmak sizi birbirinize yakınlaştıracaktır.

3. Ölümle ilgili korkularınızı yakınlarınız ile paylaşın.

Her insan ölümden korkar, bu normal bir tepkidir. Günümüzde kanser tanısı alanların yarısından çoğu bu hastalığı atlatmasına rağmen, kişiler yıllar öncesinde duyduğu şeyler ve toplum algısı nedeniyle ölüm korkusunu daha yoğun hissedebilmektedirler. Ölüm korkusuna ölümün kendisinden daha çok o süreç, acı çekme ve sevdiklerinden ayrılma korkusu neden olmaktadır. Açıkça ve çözümleyici biçimde ölüm korkusunu konuşmak; ölümle ilgili endişeleri hafifletiyor, kendinizi daha iyi ve güçlü hissetmenizi sağlıyor. Bunun için gerçekten güvenebileceğiniz bir kişi bulun; bu bir destek grubu, psikoterapist, doktor veya size yol gösterebileceğini düşündüğünüz bir din adamı olabilir. Güvendiğiniz bu kişilerle mutlaka konuşun.

4. Yaşamdaki önceliklerinizi yeniden belirleyin.

Size keyif veren ve mutlu eden ne varsa onlara daha fazla vakit ayırın: sevdikleriniz, gerçekleştirmek istediğiniz projeler ya da başkalarına yardım etmek gibi. Gereksiz gelen şeyleri, yükümlülükleri hayatınızdan çıkarın.

5. Aile bağlarınıza önem verin.

Sevdikleriniz ve ailenizle ilişkilerinizi kuvvetlendirmeye, onlarla zaman geçirmeye özen gösterin. Ailenizle sorunlarınızı açıkça tartışın ve ihtiyaçlarınız konusunda onlara karşı dürüst olun. Bunlarla birlikte hastalığınızla mücadele ederken ailenize yardım etmeyi unutmayın.

6. Doktorunuzla güçlü bir ilişki kurun.

İyi bir hasta-doktor ilişkisi için şu üç unsur çok önemlidir: İletişim, kontrol ve ilgi. Doktorunuza karşı olan talepleriniz konusunda onunla açık şekilde konuşun. Tedavi seçeneklerinizle ilgili daha fazla bilgi edinin ve tedavinin karar aşamasına dâhil olun. Sadece tedavinizle değil, aynı zamanda sizin kişiliğinizle de ilgilenen bir doktor ile tedavinizi sürdürün. Tedaviniz süresince doktorunuza karşı takdirinizi, memnuniyetinizi göstermekten kaçınmayın.

7.Kanserin neden olabileceği ağrı veya anksiyete gibi bulgularla nasıl baş edeceğinizi öğrenin.

Örneğin dikkatinizi ağrıya odaklamak yerine, endişelerinizi hafifletmek için nefes egzersizlerinizden ya da başka yöntemlerden faydalanarak ağrılarla kendi kendinize başa çıkmayı öğrenebilirsiniz.

Çocuklarda Kanser Çocuklarda Kanser

Kaynak: Sağlık Bakanlığı