
“Katarlı öğrenciler Türkiye’deki üniversitelere sınavsız girebileceklermiş” haberinin üzerinde kıyamet koparıldı. Bize hiçbir faydası olmayacak kısır tartışmalarımıza birini daha ekledik. Bir akademisyen olarak söylüyorum sınav vardı yoktu, anlaşmanın kapsamı şöyleydi böyleydi emin olun bu tartışmaların hiçbir anlamı yok.
Katar dahil, dünyanın dört bi tarafından Türkiye’de okumak için binlerce öğrenci gelsin. Onların bizim üniversitelerimizdeki fakültelere kayıt yaptırmak için hangi elemeden geçtikleri tali bir konu. Söz konusu ülkenin kayırılmış ve kapasitesi düşük çocuklarının gönderilmesi, bizim değil onların sorunu. Bu çocuklar sınavsız geldiler diye bizim fakültelerimizde yapılacak olan ders geçme sınavlarından muaf tutulacak değiller. Ben Pamukkale üniversitesi Tıp Fakültesi örneğinden hareket edersem kapasitesi olmayan bir öğrenci ilk yıldan okulu bırakır diyeyim ben size.
Bu konunun bir de bize bakan yönü var. Ben Macaristan, Romanya, Kazakistan, İtalya gibi ülkelerde tıp fakültesine başlayan ve sonra bize yatay geçiş yapan öğrencilere şahit oldum. Şimdi soruyorum yukarıda adını verdiğim birkaç ülke gibi, daha pek çok ülkeye okumak üzere giden Türklere hangi sınav yapıldı. Bizim öğrencilerimizi kabul eden ülkelerdeki üniversiteler ya lise bitirme notlarına baktılar, ya da Türkiye’de yapılan üniversite giriş sınavı puanına. Bu puanlar yeterli olsa idi zaten Türkiye’deki fakültelere girecek olan bu öğrenciler neden yurt dışını tercih ettiler. Yurt dışındaki fakülteler neden bu öğrencileri kabul ediyorlar buradan devam edelim;
[ilgili-haber=1400]
Sağlık dahil hemen her hizmet, ekonominin bir alanı haline getirilip sektör olarak tanımlandığından beri eğitim faaliyetleri de ekonomik bir sektör. Örneğin İngiltere bu sektörden büyük bir pay alıyor.Türkiye üniversitelere büyük yatırımlar yaptı. O kadar çok üniversite ve bölüm açıldı ki artık kontenjanlar boş kalmaya başladı. Bölümlere talep olmayınca öğretim üyeleri gizli işsize dönüşme tehdidi altında. Keşke dünyanın dört bi tarafından sınavlı sınavsız bize öğrenci gelse. Yabancı veya yerli fark etmez öğrenci demek tüketici demektir. Yabancı öğrencilerin tüketim için harcadıkları paranın kaynağı yurt dışıdır. Yani ne kadar öğrenci olur ise, o kadar döviz girdisi olur. Bu öğrencilerin mezuniyet sonrası Türkiye ile bağlantılarını sürdürmeleri ve yaptıkları işlerde Türkiye’den partner seçmeleri uzun vadeli stratejik bir yatırım olarak düşünülebilir.
Burada önemli olan yabancı talebine bağlı olarak kendi insanımız için tespit ettiğimiz mevcut kontenjanların azaltılmamasıdır. Nitekim böyle bir uygulama yoktur. Şimdi bana demeyin yabancı öğrenci nedeniyle kontenjan artırmak eğitimin kalitesini düşürür, bizim kontenjanlar zaten şişik durumda, üç beş fazla olması fark etmez.
Burada dikkat çekmek istediğim konu üniversitelerimizin eğitim öğretim faaliyetleri ve ders geçme sınavları konusunda gösterecekleri titizliğin belirleyici olacağıdır. Örneğin Türkiye’de ilk 10 000 içine giremediği için yurt dışında tıp eğitimine başlamış öğrenciler çeşitli nedenlerle yatay geçişe başvurduklarında Pamukkale Tıp fakültesine gelmek istemiyorlar. Gelenler kısa sürede tekrar Türkiye’deki başka üniversitelere yatay geçiş istiyor. Üniversitemdeki ders geçme sistemi sınav, pratik uygulama ve ders katılımları üzerinden sürekli puan toplamak üzerine kurulu olduğundan, final sınavında çok başarılı olmak yetmeyebiliyor. Geçme notumuz 70 idi ve 20 yılı aşkın bir süredir bu sistemi sorunsuz bir şekilde uyguluyorduk. Sonra bir veteriner dekan geldi geçme notunu 65’e indirdi. Neymiş efendim öğrenciler zorlanıyormuş. Evet zorlanıyorlar ama üniversite sınav sonuçlarına göre üniversitemize 23. Sırandan giren öğrencilerimizi, TUS sınavında 12. Sıraya taşıyoruz ve Türkiye’de bunun bir örneği daha yok.
Demem o ki, bizim sorunumuz yurt dışından gelecek olan öğrenci değil, kurulu sistemleri örseleyen kişisel ve keyfi uygulamalar olacaktır.
Tekrar sormak istiyorum bizim asıl sorunumuz hangisidir; sınavlı veya sınavsız Türkiye’de okumaya çalışan yabancı öğrenci mi; yoksa üniversite sınavında ilk 10 000’e giremediği için yurt dışında tıp eğitimine başlar başlamaz yatay geçiş peşinde koşan ve eninde sonunda başaran Türk öğrenci mi?
Prof. Dr. Bülent TOPUZ