Yeni yıla girdik hep birlikte, bu yıl geçen yıldan daha iyi olacakmış gibi bir his vardı içimde, nedenini sorar iseniz inanın bilmiyorum. Belki de geçen birkaç yılımızın çok kötü geçmesi tecritte, birbirimizden uzakta ve birçok yakınımızı, arkadaşımızı, vatandaşımızı bu illet hastalıktan kaybetmemizden olabilir, bilemiyorum. 2020 yılına girmeden birkaç gün önce arkadaşlarımla yazıştığımız sosyal medya grubumuzda ‘’ben bu yıldan memnunum yeni yıla girmek istemiyorum’’ diye yazmıştım. Bu konuda yorum yapan arkadaşlarım ‘’Sen eski yılda kal biz gireceğiz, yeni yıl yeni umut demek’’ diye yazmışlar ve epey eğlenmiştik. Aradan geçen yıllar benim ne kadar haklı olduğumu gösterdi. Arkadaşlarımdan bazıları ‘’Sen gerçekten bu yıla girmeyelim demekte haklıymışsın, her gelen yıl eskisini arattı’’ dediler fakat iş işten çoktan geçmişti.

            İnsanoğlu geçmişten bugüne kadar zamanı ölçmenin yollarını bulmuştur. Dünya’nın kendi ekseni etrafında ve Güneş etrafındaki dönüşünü zamanı ölçmede başarılı bir şekilde kullanıyoruz. Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönüşünün süresini 24’e bölerek saatleri, saatleri 60’a bölerek dakikaları, dakikaları da 60’a bölerek saniyeyi gözlemleyebiliyoruz. Dünya’nın Güneş’in etrafında dönüşünde geçen süreyi ise aylara ve günlere bölüyoruz. Yani günlerin, saatlerin, dakikaların, saniyelerin kısacası zamanın ilerleyişini Dünya’nın hareketini gözlemleyerek anlayabiliyoruz. Zaman dediğimiz kavram bizler için, bizim gözlemleyerek yaptığımız bir çizelge sadece, sizlere sonsuz büyüklükte olan evrende küçücük bir yer kaplayan güneş sistemimizden zamanla ilgili birkaç örnek vermek isterim.

            Mars’ın bir günü 24 saat 37 dakika, bir yılı ise 687 dünya gününe eşittir. 

            Jüpiter’de bir gün 9 saat 50 dakika iken bir yıl 4.332 gündür.

            Satürn’de gün uzunluğu 10 saat 14 dakika iken yıl uzunluğu 10.759 güne yani yaklaşık 29,5 yıla tekabül eder.

            Uranüs’ün bir günü 17 saat 14 dakika, bir yılı 30.681 gün, yani 84 yıldır.

            Neptün’de bir gün, 16 saat 7 dakika iken bir yıl, 60.188 gün yani yaklaşık 165 yıldır. 

            Verdiğim bu bilgilere göre her kez hangi gezegende yaşasa ömrü ne kadar olurdu hesaplayabilir. Ben yine içinde yaşadığımız dünyadan başka bir örnek vermek isterim.

            80 yıllık ömrün olsa bu 29,200 gün. 700,800 saat, 42.048,000 dakika, 2.522. 880,000 saniye eder. Bu yazıyı okumaya başladığında saymaya başlasan 750.000,000 a vardığında ömrün bitecek ve öleceksin, işte ömür dediğin bu kadarlık kısa bir zaman.

Ceşen Yeniden TASKK Yönetiminde Ceşen Yeniden TASKK Yönetiminde

            Yurdum insanı yeni yılda asgeri ücretin açıklanmasından sonra gözünü kulağını dört açarak memur ve emekliye verilecek zam oranlarını beklemeye başladı, açıklanan rakam hayal kırıklığı yaratınca beş puanlık ilave bir artış verilerek milletin gazı alındı, bu ilavenin yeterli olmadığını söyleyenler olsa da şimdilik ortalık mutedil dalgalı. Şimdi yurdum insanı tüm geleceğini seçimlere endekslemiş durumda, seçime kadar ne kadar kazanımım olursa, o kadar iyi diye düşünmekte fakat hesaba katmadığı bir şey var, altmış yıllık hayatımızda biz neler gördük, bu kaşıkla verilenlerin kepçe ile geri alınması eşyanın tabiatına hiçte aykırı bir durum değil. Zamandan ve ömrün kısalığından bahsettik, bu kadar kısa olan ömrümüzde bizim de bir gün yüzü gülüp kalan ömrümüzü huzurlu, neşeli, bizim ve çocuklarımızın yarını düşünmeden geçirmeye hakkımız yok mudur? Yoksa coğrafyamız kaderimizi belirlemekte midir?

            COĞRAFYA KADER MİDİR? Kim tarafından söylendiği kesin olarak bilinmeyen bu sözü bazıları İbn Haldun’un (1332 – 1406) Mukaddime adlı eserinde bahsettiği söylense de doğru değildir. Mukaddime’de dünya 7 iklim bölgesine ayrılıp toplumlar bu bölgeler özelinde tasnif edilmeye çalışılmıştır. İbn Haldun, her bir iklim kuşağında yaşayan toplumların karakterini o kuşağın iklimiyle ilişkilendirmiş tir. İbn Haldun, 4. kuşak olarak tanımladığı bölgenin umran kurmak ve beşerî gelişme için en elverişli konum olduğunu belirtmiştir. Ekonomik faaliyetlerin ılıman iklim kuşağında yoğunlaştığını ifade eden İbn Haldun, aşırı sıcak ve soğuk iklimlerde yaşayan toplumların iktisadi açıdan zayıf olduklarını öne sürmüştür. 

            Bu sözü kim söylemiş olursa olsun! Ben COĞRAFYANIN KADER olduğuna inanıyorum. İçinde bulunduğumuz bu CENNET Vatan da maalesef bulunduğu coğrafyanın kaderini yaşamakta ve yaşamaya da devam edecek gibi görünüyor.