Marmara Üniversitesi Göztepe yerleşkesinde bulunan V. Murat’ı...


Marmara Üniversitesi Göztepe yerleşkesinde bulunan V. Murat’ın (1840-1905) ikâmetine tahsis edilmiş olan Av Çiftliğindeki hamama yapılan restorasyon, sosyal medyada büyük tepki gördü.

Bu konu bana Denizli Gazetesindeki Ocak 2010 tarihli köşe yazımı hatırlattı. Okuyalım; 

"İÇİMDEKİ ŞÜPHE

Suudlar Ecyad Kalesi’ni yıkıyorlar diye hop oturup hop kalktık. Aynı şekilde
Sultan Abdulhamid zamanında yapılan tren garı da bakımsız ve yıkılmaya terk edilmişti. Bu yaklaşımı Türk eserlerine ve kalıntılarına bir saygısızlık olarak algıladık.

Halbuki Suudi yönetimine hakim olan vehhabi anlayışına göre bunların hiç bir önemi yoktu. Onlar Allah dışında kutsallık atfedilebilecek her şeye karşıydılar. İnsanlar tapınmasın diye, peygamberimizin hayatından kesitler sunan coğrafi oluşumları bile tahrip etmişlerdi. Hatta peygamberimizin türbesini yıkmayı düşündükleri iddia edilir. Türbe ve mezar ziyaretlerini tapınmak olarak algılarlar. Yani her türlü maddi varlık, işi bitmişse yıkılır, ihtiyaca göre yenisi yapılır. Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlerin, bu anlayışı kendine müttefik seçmesi de ilginçtir. Bu suudların anlayışı ve kendilerini ilgilendirir diyebiliriz.

Biz ülkemize bakalım. Şimdiki Ulu Cami’nin yanında bir camimiz vardı. Varlığı
1200 lü yıllara uzanan bir cami. Bu caminin bir deprem coğrafyasında defalarca yıkıldığını ve yeniden yapıldığını biliyoruz. Son olarak ne zaman yapıldığını bilemiyoruz. Bina olarak mimari bir değeri olmadığını söyleyenler haklı idi. İyi de bir caminin dozerle yıkıldığı nerede görülmüş. Dozerin önünden kurtarılan temel taşlarının birinde kitabe bulundu. Yani o cami tek tek el ile sökülerek yıkılsaydı, temel kısmında bir takım tarihi delillere ulaşma imkanımız vardı. Diğer taraftan minaresi olduğu gibi bırakılabilirdi.

Akhan’ı ve İlbadı Mezarlığı’nı saymaz isek Denizli’ye en fazla yüz yıl önce gelmiş gibiyiz. Tapu senetlerimiz bir bir yok oldular.

Bana bu yazıyı yazdıran Tarihin Peşinde Programı çekimleri için gittiğimiz Işıklı’da
tarihi bir cami olan Aşağı Cami’nin dış duvarlarının sıvanmış olması. Aşağı Cami antik Eumenia kentinden devşirilen taş ve mermer malzeme ile yapılmış. Antik yontuların dekoratif bir malzeme olarak kullanılması bir tarafa, mükemmel denilecek bir taş işçiliği var. Kim bilir kaç deprem geçirdi de bu taş duvarlar dayandı. Şimdi biri ya da birileri hangi akla hizmet ise taş duvara bildiğiniz beton sıva atmış.

Bu cehaletin bir sonucu değilse vehhabi anlayışının bir sonucu olmalı. Eğer öyle ise uyanık olmamız gerekir. Maddi varlıklar üzerindeki tahribat görülür ve delillidir. Kafaların içinde tahribat yapılıyorsa çok geç olabilir.

Yazımı olumlu bitirmek adına, Emirhisar’daki tarihi Dedeköy Cami ve Külliyesi’nin restore edilmesini sağlayan başta Merhum Valimiz Recep Yazıcıoğlu olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Yolunuz Çivril tarafına düşerse bu camiyi mutlaka görün."

 
Prof. Dr. Bülent TOPUZ