Bu yazımı, Denizli gazetesindeki köşemde, Ağustos 2023 tarihinde 2003 genel seçimlerine dair yazdım. Kılıçdaroğlu CHP genel başkanlığından düşünce güncellik kazandığını düşünüyorum.

NE OLMALI İDİ, OLMADI, OLMAYACAK!

Muasır medeniyet seviyesine ulaşmayı şiar edenmiş bir milletiz biz. Sağcısı solcusu, düşmez dillerden bu söz. Muasır medeniyet ne batı ne doğudur ama güncel olan, batının, özellikle de Avrupa’nın ulaştığı seviye olduğu için, biz orayı örnek alıp oraya ulaşmaya çalışırız. AB içinde olmaya çalışmak, olmayınca da, AB kriterlerini Ankara kriterleri yapar ve yolumuza öyle devam ederiz diyerek batı perspektifinden vazgeçmeyeceğimizi defatle ifade etmek genel geçer halimizdir bizim.

Tabi bunların hepsi sözde kalan ifadeler. Yoksa tipik bir doğu toplumuyuz. Etik ve ahlak anlayışı kendine göre, kurnazlığı zeka belirtisi olarak gören, değerimiz kendimizden menkul, vazgeçilmez olduğumuzu düşünen,  dün dündür bugün bugündür anlayışı ile yol yürümeye çalışan bir toplumuz. Güncel örneğimiz ile devam edelim;

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden muhalefet topyekûn  bir yenilgi ile çıktı. Gerçi buçuk partilerin yenilgilerine şüphe ile bakabilir, İyi Parti’ye de ben demiştim kabilinden bir açık kapı bırakabiliriz ama Kılıçdaroğlu ve CHP’nin net bir yenilgi aldığı bir gerçek. Yenilgi, siyasetin doğası gereği uzun soluklu olan siyasette bir ara duraktır. Partiler iddialarından ve yürüyüşlerinden vaz geçmezler. Ama bu iddialarını bir öz eleştiri sonrası yeni yüzler ve yeni anlayışlar ile devam ettirirler. Yazımızın başında ifade ettiğimiz ve ulaşmaya çalıştığımız medeniyet anlayışlarında bu böyle ilerliyor. Kaybeden kenara çekiliyor ve yeni dinamiklere fırsat veriliyor ki, kitlelere yeni bir heyecan ve hareket gelebilsin. Aksi takdirde var olanı korumakla kalıyorsunuz, hoş bu korumanın da başarı sayıldığı günler yaşıyoruz ama neyse.

Kılıçdaroğlu’na bir tek konuda hak verebiliriz. Önümüzde yerel seçimler var ve parti içi ve muhalefet bloğu içinde çalkantılara girmeden, yani vakit kaybetmeden seçim sürecine girmek gerekiyor. O halde ne yapmak lazımdı;

Kılıçdaroğlu şöyle demeli idi; “Yenilgiyi ve sorumluğu kabul ediyorum. Önümüzde yerel seçimler var ve sorumluluğumun gereğini bu seçimleri göz önünde bulundurarak yerine getiriyorum. Şu andan itibaren misyonum yerel seçimleri kazanmak ve partimi kurultaya sağlıklı bir şekilde götürmektir. Yerel seçimlerden hemen sonra yapılacak olan kurultayda aday olmayacağım. Bir önceki yerel seçimdeki ittifakları esas alalım. Kim nerede hangi aday tartışmalarına da girmeyelim. Bu demek oluyor ki İstanbul’da CHP adayı, Denizli’de İyi parti adayı ile gireceğiz. Hadi hemen başlayalım…”

Diyeceksiniz ki ittifak o günden bu güne genişledi. Sonradan katılanlar bence kendileri girsinler ve genel seçimlerdeki çarpan etkilerini millet bi görsün. Ee ne demiştik siyaset uzun soluklu bir yürüyüş.

Bakarsınız vatandaşın iliklerine kadar hissettiği ekonomideki kötü gidişatın da etkisi ile müthiş bir başarı elde edilirdi. Bu başarı Kılıçdaroğlu’nun hanesine yazanlar ne olur gitme derdi, o da günün sonunda dün dünde mi kaldı diye bi düşünürdü. Ama dedim ya olmadı, olmayacak.